Bursa el zanaatları arasında geçmişten günümüze kadar özel bir yeri olan bıçakların ünü günümüzde de sürmektedir. Orhangazi’den başlayarak ilk yedi padişahın kılıç, kama, balta, mızrak gibi aletleri Bursa demir -bıçak ustalarının eseridir. Bayezid ile Timur arasındaki savaşa katılan yaklaşık 70 bin Osmanlı askerinin kılıç, kama, hançer gibi silahlarının hepsi Bursa’da yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde de Osmanlı ordusunun silah ihtiyacını karşılayan Bursalı demirci-bıçakçılar, en son Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında askerlerimizin bir kısmının kılıç ve kama ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında kılıç ve kama gibi silahların kullanım sahalarının azalması üzerine, bıçak yapım tekniğinde yeniliklere gidilmiş; ekmek bıçağı, sofra bıçağı, meyve bıçağı gibi bıçak çeşitleri üretilmeye başlanmıştır. Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçakların kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit olduğu bilinmektedir. Bıçağı yapan usta, geleneksel olarak kendi adını bıçağın üzerine işlemektedir. Bursalı bıçak ustası Remzi Sarıçetin’in Mustafa Kemal Atatürk’e gönderdiği bıçakları teslim alan Atatürk, 02.10.1922’de; Remzi Usta’ya hitaben; “Remzi Usta! Eser-i sanatınız olan bıçaklarınız Bursalı bir Türk ustasının yadigarı olarak değil, san’ata karşı olan milli kabiliyetinizin bürhanı (delili) gibi saklayacağım. Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir ve kendi çarşımızda kendi elimizle satardık. İşte bunun içün büyük bir millettik. Şimdi açılan devir, demir devridir. Sizi bu devirde en büyük ustalarımızın arasında görmek ister ve tebrik ederim” diyerek bir teşekkür mektubu göndermiştir. Bursa bıçağının tanıtılması ve korunması amacıyla Coğrafi işaretli ürün olarak Bursa adına kayıt edilmiştir.