Dekoratif amaçlı bir doğramacılık tekniği olan kündekari kelimesinin aslı, Farsça kendekârî, heykeltıraşlık, hakkâklık, kalemkârlık gibi plastik sanatlar alanına girmektedir. 1396 – 1399 yılları arasında yapılan Bursa Ulucaminin minberi Devdaklı Abdülaziz oğlu Mehmet Devak tarafından yapılmıştır. Küçük geçme panoları, geometrik örnekleri korkuluk şebekeleri, kitâbe ve tacının yapımında kündekâri tekniği (Birbirine geçme küçük parçalar) kullanılan bu muhteşem minber için Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde “Çiçek resimleriyle yazılarını, cihan ressamları toplansa yapamazlar, örneği yoktur.” der. Bütün kainatı sembolize eden ve kündekari sanatı açısından eşsiz bir değere sahip olan minber 6666 adet sert ceviz ağacından, hiç çivi ve yapıştırma malzemesi kullanılmadan geometrik parçalar birbirine geçirilerek yapılmıştır. Minberde Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Pluto gezegenlerinin güneş’e uzaklıkları, birbirlerine göre büyüklük oranları da minbere işlenmiştir. Türk ve İslâm Sanatı’nın önemli bir kolu olan ahşap işçiliği alanında minber, kapı ve pencere kanatları, vaaz kürsüsü, rahle ve sivil mimaride karşımıza çıkan tavan göbekleri dışında Sultan 2. Murad’ın türbe saçağı özgün örnek olarak görülmektedir. Bursa’da kültür varlıklarının kündekari restorasyonları ve yeni camilerin bir çok bölümünde kündekari tekniği kullanılmaktadır. Günümüzde yeni inşa edilen Nilüfer, Odunluk yeni ve eski Camii, Fatih Sultan Mehmet Camii, Kestel Saitabat Köyü Camii, Dikkaldırım Mihraplı Camii, Orhangazi Hacı Yesevi Camii vb. Camilerde kündekari tekniği kullanılmıştır.